DÜNYA PAZARLARINA DİLLER ÜZERİNDEN BAKIŞ 3 dakikada okunabilir

DÜNYA PAZARLARINA DİLLER ÜZERİNDEN BAKIŞ 3 dakikada okunabilir

Uluslararası pazarlara açılmış bir şirket olmanın getirdiği zorlukların başında, yerel dinamiklere ve kültürel farklılıklara ayak uydurmak geliyor. Zira bir ülkede size popülarite kazandıran hareket, diğer bir ülkede hakaret olarak algılanabiliyor. Bu sebeple özellikle dil kullanımı oldukça önemli. Öte yandan seçeceğiniz dil, hitap edeceğiniz kitle bakımından da çok önem arz ediyor. Dünyada milyonların kullandığı bir dil üzerine yoğunlaşmak, hedef kitlenizi genişletmenin yollarından biri.

Geçtiğimiz günlerde Facebook, uluslararası bir şirket olmanın ne kadar detaylı lokalizasyon gerektiğini gösteren bir olay yaşadı. Filipinler’in bağımsızlık gününü kutlamak isteyen Facebook, yayımladığı görselde ‘savaş durumu’ bayrağını kullanınca ülke sakinlerinden tepki gördü. Filipinler anayasasına göre ülke bayrağı sadece savaş dönemlerinde kırmızı renk yukarıda olacak şekilde sergilenebiliyor. Barış zamanlarında bayrakta mavi kısmın yukarıda yer alması gerekiyor.

Elbette Facebook kadar global bir şirket haline gelmek birçok girişimin hedefi olmayabilir. Yine de yeni pazarlara açılmak ve dolayısıyla yeni kültürlere uyum sağlamak oldukça gerçekçi bir durum ve yola çıkmadan önce iyi bir planlama gerektiriyor.

Planlamaya başlarken her şeyin önünde ise dil konusu geliyor. Zira dünya genelinde insanlar öncelikle ana dillerindeki içeriklere yöneliyorlar (Özellikle de gelişmekte olan ülkelerde). Gelişmiş ülkelerin birçok anlamda doyuma ulaştığını ve buradaki şirketlerin dikkatlerini kalabalık – gelişmekte olan ülkelere yönelttiğini düşünürsek artık Hindistan, Pakistan gibi ülkeler bile keşfedilmiş durumda diyebiliriz. Dolayısıyla kalabalık nüfuslara hitap etmek, bu ülkelerin dillerine yönelik geliştirme yapmak da gerçekten ciddi bir potansiyel yaratıyor.

Bir reddit kullanıcısının hazırladığı bu grafik, hangi dillerin dünya genelinde ne kadar popüler olduğunu gösteren güzel bir tablo. Tabloda İngilizce ve Fransızca gibi dillerin biraz geri planda kalmış olması dikkatinizi çekmiş olabilir. Bunun sebebi tablonun ana dillere odaklanmış olması. Yani Çin’de ikinci dil olarak İngilizce bilenlerin sayısı bu tabloda İngilizce’nin hanesine eklenmemiş. Ayrıca Türkçe – Azerice gibi çok benzer diller de birlikte sayılmamış. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere kişiler ana dillerindeki içerikleri daha fazla tercih ediyorlar. Dolayısıyla anlamlı sonuçlara varmak mümkün. Tabloda Çince, Hintçe ve İspanyolca’nın hitap ettiği kalabalık kitle dikkat çekiyor.

Evrensel bir dil olarak İngilizce’ye ayrı bir pencere açmak gerekiyor. Birçok ülkede ikinci dil olarak neredeyse zorunlu hale gelen İngilizce, dünyanın her noktasına hitap ediyor. Dolayısıyla İngilizce’yi de kullanmanın büyük artıları var ve olmazsa olmazlardan biri. Ancak bir gerçek de şu ki söz konusu İngilice olduğunda özellikle online ortamda çok fazla rekabet var ve öne çıkmanız daha zor.

Bu tabloda yeşil bölgelerin yoğunluğu, İngilizce bilen nüfusun yoğunluğunu gösteriyor.

Dünya genelinde yükselen trendi takip edip gelişmekte olan pazarlara yönelmek, yenilikçi firmalar için önemli bir fırsat. Yakın gelecekte internet erişimi bulunmayan 4 milyar insan internete bu noktalardan katılacak ve yepyeni bir büyüme alanı yaratacak. Yeni ‘ipek yolları’nı şimdiden keşfetmek büyük önem taşıyor.