SNAPCHAT VS INSTAGRAM: KLONLAMAK İNOVASYONU ÖLDÜRÜYOR MU? 3 dakikada okunabilir

SNAPCHAT VS INSTAGRAM: KLONLAMAK İNOVASYONU ÖLDÜRÜYOR MU? 3 dakikada okunabilir

Son dönemde Snapchat’in devler arasında tek başına yakaladığı büyüme gerçekten takdire şayan. Facebook’un teklifini geri çevirdikten sonra kendi ayakları üzerinde durmaya devam eden Snapchat, birilerine yem olmadan pastadan kendine bir pay edinebildi. Elbette bunun sebebi Snapchat’in sosyal ağ alanına getirdiği bazı eşsiz ve yenilikçi özelliklerdi. Şimdilerde Snapchat’in özelliklerinin kapışılmasının sebebi de bu.

Elbette klon uygulamalara, sosyal ağlara çok yabancı değiliz. Sosyal medya ağlarının çok hızlı büyüdüğü bu dönemde birçok girişimci klon modelleri hayata geçirmek için çaba harcamaya devam ediyor. Hatta bazılarına göre Facebook bile aslında kendinden önceki sosyal ağların bir klonu olarak yola çıkmıştı. Dolayısıyla sosyal medya, klonlara ve benzerliklere alışkın dersek yanlış olmaz.

Yine de bazı devler arasında özelliklerin bu kadar açık şekilde kopyalanıyor olması kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Instagram, Snapchat’in 24 saat içerisinde kaybolan içeriklerin paylaşıldığı Stories özelliğini kopyaladığında da herkes bu kopyalama olayına dikkat çekti. Instagram, alışılanın aksine bu durumu kabul etti ve pazarda yeni yayılan bu trende kendilerinin de uyum sağlamak istediklerini söyledi. Şimdilik Snapchat’in de bu konuda sessiz kalması, onların da bu durumu kabullendiğini gösteriyor olabilir. Gelecekte bir fikri mülkiyet davası açılır mı bilemiyoruz.

Yaşanan bu son olay tek örnek de değil; Twitter da bir süre önce Snapchat’in Sticker özelliğinin bir benzerini hayata geçirmişti. Şu sıralar Facebook’un da yine Snapchat’in filtre özelliğine benzer bir özellik üzerinde çalıştığı biliniyor. Aksi yöne bakıldığında da Snapchat, Instagram benzeri bir fotoğraflar sayfasını hayata geçirdiğini biliyoruz.

Peki milyar dolarlık sosyal medya ağlarının birbirinden sürekli özellik ‘aşırması’, fikri mülkiyet hakları açısından hiç mi sorun yaratmıyor?

Bu konuda çoğunluk aynı fikirde; sosyal medyadaki bir özelliğin fikrine mülkiyetine sahip olmak imkansız. Farklı bir yazılım, farklı arayüzler ve farklı bir isimle patentlerin etrafından dolaşmak mümkün olabilir. Patentler genellikle çok spesifik ve küçük bölümler üzerine oluyor ve bu patenti ihlal etmeden de bir özelliği kopyalayabiliyorsunuz. Dolayısıyla günün sonunda her şey kuralına uydurulduğundan ortada ciddi bir problem kalmıyor.

Kullanıcılar açısından bir problem yok. Sonuçta Snapchat’in Stories özelliği seviliyor ve bunun Instagram’da da olması güzel bir durum. Instagram kullanıcıları da hemen adapte oldu ve bu özelliği kullanmaya başladı.

Ancak bu durumun uzun vadede bir inovasyon problemi yaratabileceğini düşünenler de var. Sonuçta Snapchat’i milyar dolarlık şirket yapan bazı özellikleri kolaylıkla başkaları tarafından da uygulanabiliyor. Bu inovasyon yapan şirketlerin yaklaşımı için bir tehdit. Rakibiniz çok hızlı şekilde sizi kopyaladığı zaman yaptığınız inovasyon, harcadığınız Ar-Ge bütçeleri boşa gidebilir. Dolayısıyla bir noktada şirketler inovasyona verdikleri önemi azaltabilir.

Bir başka yaklaşım ise bunun doğal bir durum olduğunu ve şirketlerin daha hızlı inovasyon yaparak güçlü kalabileceğini öngörüyor. Yani taklit edilmeniz doğal bir süreç ve siz bir adım önde olduğunuz sürece diğerleri sadece taklitçiniz olabiliyor.

Bu öngörünün örneklerini görmek mümkün: Facebook, Snapchat teklifi reddedildiğinde Slingshot isimli bir uygulama geliştirerek taklit etmeyi denemişti. Fakat Slingshot’un ilgi görmeyeceği kısa sürede belli oldu ve Facebook bu servisi kapattı. Yani taklit etmek de her zaman istenen sonuçları vermeyebiliyor.

Şimdilik bu yaklaşımlardan hangisinin diğerine baskın geleceğini bilmiyoruz. Şuan için sosyal medya alanında söylenebilecek tek şey, patentlere pek de güvenilmemesi gerektiği.