
24 Ağu YENİ PAZARLARA AÇILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İKİ KURAL
Sonunda yurtdışı maceranıza başladınız ve ürününüzü/hizmetinizi Türkiye pazarı dışındaki pazarlara açıyorsunuz. Sadece içeriklerinizi İngilizce veya açılacağınız pazarın yerel dilinde sunmanız, Türkiye’de yakaladığınız başarıyı diğer pazarlarda da yakalamanız anlamına gelmez.
Bir ürün veya hizmetin ilk olarak kullanıma (ya da satışa) sunulduğu pazarda yakaladığı başarıyı diğer pazarlarda yakalayamamasının en büyük sebebi, şirketlerin sadece yerel dilde hizmet vermenin yeteceğini düşünmesidir. Çoğu zaman şirketler, özellikle de çevrimiçi hizmet sunan şirketler, ucuz çeviri hizmetlerinden ya da makine çevirisinden yararlanarak sistemlerini yabancı dillerde kullanıma sunarak hiçbir ekstra çaba harcamadan hizmetlerini dünyanın birçok ülkesine yayabileceklerini düşünürler ama hepsi daha sonra bunun pek de böyle olmadığını acı biçimde öğrenirler, hatta marka değerlerinin düştüğünü bile gözlemleyebilirler. Bunun üstesinden gelebilmeniz için yapmanız gereken şeylerin başında “açılacağınız pazarı iyi tanımak” gelir.
Bir pazarı iyi tanıyabilmek için pazardaki oyuncuları, iş modellerini ve arz/talep dengesinin nelere bağlı olarak değiştiğini öğrenmekle başlayabilirsiniz. Pazardaki açıkları bulup değerlendirmeye çalışabilirsiniz ancak burada dikkat etmeniz gereken nokta, açıkların gerçekten “açık” mı olduğundan yoksa kullanıcı/tüketiciye hitap etmediği için mi gözünüze açık gibi göründüğünden emin olmaktır. Düşündüğünüzde, sadece dilsel yerelleştirme ile başka bir pazara sunulan ürünlerin, o ürünlerden çok daha sonra pazara giren yerli oyuncular tarafından geride bırakılmasının sebebi de budur. Pazarı iyi tanımak her zaman önemlidir ve sizi avantajlı duruma koyar. Tabii bunu başaramadığınızda ise geride bırakılan siz olursunuz.
Pazarı tanımak dışında dikkat etmeniz gereken başka bir nokta da atik olabilmek. Bunu gerçek hayattan örneklerle inceleyebiliriz. Über, BiTaksi ve Ola Cabs şirketleri üzerinden kıyaslayacak olursak; BiTaksi, Über’in modelini Über daha Türkiye’ye gelmeden uygulamaya koyarak kısa sürede milyon dolarlık değerlemeler gördü. Hindistan’a bakacak olursak çok da farklı bir senaryo görmüyoruz. Zira Ola Cabs, Hindistan’daki etkinliklerini 2010 yılında başlattı, Über ise 2013 yılında oyuna dahil oldu. Kısacası Über mükemmel bir sisteme sahip olmasına rağmen birçok ülkeye açılmakta geç kaldı. Kıssadan hisse: Sisteminize güveniyorsanız zaman kaybetmeden yeni pazarlara yelken açmalısınız.
Elbette yeni bir pazarda başarı yakalamak yalnızca birkaç kurala bağlı kalarak gerçekleştirilemeyebilecek kadar karmaşık ve öngörülemeyen bir süreç. Ancak bu iki temel prensip, şirketinizin yeni pazarlara açılan sularda boğulmasının önüne geçebilir.